Sitemize Hoşgeldiniz . * Sitemiz Tamamen Bilgi Amaçlıdır.* Yorumunuzu Esirgemeyin.
reklam
sure37 Sitemize Hos Geldiniz.




Google Arama
Sitede Arama

sure37

Mutaffifîn Sûresi

Mutaffifîn Sûresi, Okunuşu ve Meali

Mekke döneminde inmiştir. 36 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “el-Mutaffifîn” kelimesinden almıştır. Mutaffifîn, ölçüde ve tartıda hile yapanlar demektir.  Ölçü ve tartılarında hile yapanları kötüleyerek başladığı için bu adı almıştır.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
Bismillēhirrahmēnirrahîm.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

1. وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ
1. Veylüllil mutaffifîn.
1. Eksik ölçüp tartanların vay haline,

2. الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُواْ عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ
2. Ellezîne izēktēlû alennēsi yestevfûn.
2. Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar.

3. وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ
3. Veizē kēlûhum evvezenûhum yu[k]hsirûn.
3. Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler.

4. أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ
4. Elē yezunnu ulēike ennehum meb'ûsûn.
4. Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu?

5. لِيَوْمٍ عَظِيمٍ
5. Liyevmin azîm.
5. Büyük bir günde,

6. يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
6. Yevme yegûmun-nēsu lirabbil âlemîn.
6. İnsanların, âlemlerin Rabbi için kalkacağı günde.

7. كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ
7. Kellē inne kitēbel fuccēri lefî siccîn.
7. Hayır; fâcir olanların kitabı, şüphesiz "Siccîn"dedir.

8. وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ
8. Vemē edrâke mē siccîn.
8. "Siccîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?

9. كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
9. Kitēbum-mergûm.
9. Yazılı bir kitaptır.

10. وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
10. Veyluy-yevmeizil-lil mukezzibîn.
10. O gün, yalanlayanların vay haline.

11. الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
11. Ellezîne yukezzibûne biyevmid-dîn.
11. Ki onlar, din gününü yalanlıyorlar.

12. وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
12. Vemē yükezzibu bihi illē kullu muğtedin esîm.
12. Oysa onu, 'sınır tanımaz, saldırgan', günahkar olandan başkası yalanlamaz.

13. إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
13. İzē tutlē aleyhi ēyētunē gâle esētîrul evvelîn.
13. Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: "Geçmişlerin masallarıdır" dedi.

14. كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ
14. Kellē bel râne alē gulûbihim mē kēnû yeksibûn.
14. Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.

15. كَلَّا إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ
15. Kellē innehum an rabbihim yevmeizil-lemehcûbûn.
15. Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek-yoksun tutulmuşlardır.

16. ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُوا الْجَحِيمِ
16. Sümme innehum lesâlul cehîm.
16. Sonra onlar, kuşkusuz Cehennem'e yollanacaklardır.

17. ثُمَّ يُقَالُ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
17. Sümme yugâlu hēzellezî kuntum bihî tükezzibûn.
17. Sonra onlara: "İşte sizin yalanladığınız (şey) budur" denir.

18. كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ
18. Kellē inne kitēbel ebrâri lefî illiyyîn.
18. Hayır; ebrar olanların kitabı, "İlliyîn"dedir.

19. وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ
19. Vemē edrâke mē illiyyûn.
19. "İlliyîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?

20. كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
20. Kitēbum-mergûm.
20. Yazılı bir kitaptır.

21. يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ
21. Yeşheduhul mugarrabûn.
21. Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şahid olurlar.

22. إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
22. İnnel ebrâra lefî neîm.
22. Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.

23. عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ
23. Alel erâiki yenzurûn.
23. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler.

24. تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ
24. Teğrifu fî vucûhihim nedraten-neîm.
24. Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinden tanırsın.

25. يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ
25. Yusgavne mir-rahîgim-me[k]htûm.
25. Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir.

26. خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ
26. [K]hitēmuhû misk... Vefî zēlike felyetenēfesil mutenēfisûn.
26. Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar.

27. وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ
27. Ve mizēcuhû min tesnîm.
27. Onun karışımı "tesnim"dendir.

28. عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ
28. Ayney-yeşrabu bihel mugarrabûn.
28. Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.

29. إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
29. İnnellezîne ecramû kēnû minellezîne ēmenû yedhakûn.
29. Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi.

30. وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
30. Ve izē merrû bihim yeteğâmezûn.
30. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.

31. وَإِذَا انقَلَبُواْ إِلَى أَهْلِهِمُ انقَلَبُواْ فَكِهِينَ
31. Ve izengalebû ilē ehlihimungalebû fekihîn.
31. Kendi yakınlarına döndükleri zaman neşeyle dönerlerdi.

32. وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاء لَضَالُّونَ
32. Ve izē raevhum gâlû inne hēulē ledâllûn.
32. Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar, elbette şaşkın-sapıklardır." derlerdi.

33. وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ
33. Ve mē ursilû aleyhim hâfizîn.
33. Oysa kendileri, onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

34. فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُواْ مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
34. Fēlyevmellezîne ēmenû minel küffēri yedhakûn;
34. Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler;

35. عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ
35. Alel erâiki yenzurûn.
35. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek sûretiyle.

36. هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
36. Hel suvvibel küffēru mē kēnû yef'alûn.
36. Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını gördüler mi?'

Design Aykut Yarıcı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol