Sitemize Hoşgeldiniz . * Sitemiz Tamamen Bilgi Amaçlıdır.* Yorumunuzu Esirgemeyin.
reklam
Üç Vakte Kadar Sitemize Hos Geldiniz.




Google Arama
Sitede Arama

Üç Vakte Kadar

Üç Vakte Kadar...

Kategori: Batıl İnanç ve Hurafeler

Ayşegül

Efendim, mâlumunuz; falı çok seven bir milletizdir. Hatta bunu mâzûr ve geçerli gösteren atasözü de bize aittir; "Fala inanma, falsız da kalma!"

İyi de neden? İnanmaman gerektiği daha başta telkin edilen; ama bir o kadar da çelişki içerisinde vazgeçme de diyen rahmetli "ata"larımız, bazen bize böyle çözülmesi imkansız ve de gereksiz miraslar da bırakmışlardır. Ehh, falsız kalamayanlar için de vazgeçilmez bir tutanaktır bu söz..

Bugüne kadar fal ile bir şeyler kazanmış insana hiç rastlamadım; ama fala inanarak sevgilisinden ayrılan, kocasını takibe başlayan, daha hayırlı iş kapıları için elindeki işten vazgeçen, define arayan - halbuki define aradığı kadar iş arasa, daha kalıcı ve helalinden kazanacak; ama kolay para sevdası işte - velhâsıl, içinde hayata dair ne varsa başvurulan bir kaynaktır (!) Fal.

İçimizde bazen bizi uyarmaya çalışan, yapılanın yanlış olduğunu fısıldayan sese çok nazik ve ikna etmeye çalışır bir şekilde cevaplar veririz. Mesela;

"Fal, tabii ki günahtır. Ama iyilik için bakılıyorsa ya da eğlence için bakılıyorsa; fazla bir şey olacağını sanmıyorum. Bir de, Allah'tan başka kimse, geleceği bilemez. Allah, dilemese; zaten fal diye bir şey de olmazdı. Tabii ki bu benim görüşüm. İllâ ki doğrudur demiyorum. Ama ben böyle düşünüyorum".

Bir de orta da olmak isteriz;

"Canım, o kadar da doğru değil; ama bazen, tam anlamıyla olmasa da bazı şeyler doğru çıkabiliyor."

"Tabii ki geleceği Allah'tan başka kimse bilemez. Yine de her gün, fal bakan olsa baktırırım."

"Dinde kötü olmayan her şey, caizdir. Fal, kötü niyetle yapılmazsa, zaman geçsin muhabbet olsun diye yapılırsa, bence zararsızdır. Ne demişler; fala inanma, falsız da kalma!" vs.

Yani fal hakkında, başka hiçbir şey hakkında olamayacak kadar çok hem dînî (! ), hem ilmî (!) ve de felsefî bilgiye sahibizdir. Hep merak etmişimdir; "Bu fetvalar, acaba hangi kitapta yazıyor?" diye.

Bir de çok daha vahim durumlar var;

"Kocamı kendime bağlamak için ne yapmalıyım? Acaba beni aldatıyor mu?"

Yani bunu sen bilmiyorsan, başkası nasıl bilsin? Kocanı kendine bağlama yolunu neden bir başkasından öğrenmek istersin ki?! Al kocanı karşına, ona sor; "Hayatım, yanlış giden bir şeyler var. Ne yapabilirim? Seni kaybetmek istemiyorum!" falan filan ya da artık hangi dilden anlıyorsa...

Çoğunlukla genç hanımların tamamiyle eş bulma ve en azından bulabileceğine dair bir ışık görebilme arzusuyla başvurduğu da olur fala:

"Bekarım, 33 yaşındayım. Kısmetimin bağlı olduğunu düşünüyorum. Geleceğim hakkında bilgi almak istiyorum."

"Bekarım. 33 yaşındayım. Kısmetimin bağlı olduğunu düşünüyorum."

"39 yaşındayım. Bekarım. Evlenmek istiyorum..." vs.

Tamam; Allah, hayırlı kısmetler versin. İnşallah mutlu yuva kurarsın; ama falcıdan beklediğin nedir? Bak artık ekranlar, evlenemeyen herkesi evlendireceğini vaat eden programlardan geçilmiyor. Falcı, sana duymak isteyeceğini söyleyip senin kendi kendini en az bir 5 yıl daha oyalanmanı sağlamaktan başka ne yapar?

"Eşim ve çocuğum için geleceğimiz hakkında bilgi almak istiyorum."

Niye ve ne ile ilgili bilgi alacaksın? Hadi aldın, ne olacak? Bırakın hatunlar şu eşlerinizin yakasını... Kendinize saygınız olsun biraz.

Bir de burç uyumu var tabii  Allah muhafaza, ya koç burcu balık ile anlaşamazsa; "Kusura bakma aşkım. Burç uyumsuzluğu, aramızda aşılması imkansız bir engeldir" veya "Belki yükselenden kurtarabiliriz" ya da "Varsın karakterimiz, huyumuz, suyumuz, kültürümüz, görgümüz, uyuşmasın. Burçlarımız uyuşsun yeter." mi diyeceğiz?

Akla zarar durumlar var bir de. Mesela internette yada TV'deki bazı kanallarda bu işleri üstlenmiş, yani çiftlerin burç uyum-uyumsuzluk meselesini üstlenmiş işsizler vardır. Sen, kendi ismini ve sevdiğin kişinin ismini gönderirsin; o da dakikasında sizin uyumunuzu-uyumsuzluğunuzu yazar. Sen bilmiyor musun uyup uymadığını sevdiğin kişi ile?

Bir de "yıldızname" var; halk arasında "kitap aralama" da denir. Bunun da burçları vardır. Burcunuzu öğrenebilmek için isminiz ve anne isminizin hesaplamasına ihtiyaç vardır. Bu hesaplamaya ebced değeri denir. Fala olan merak bu ebced değer hesaplamasında adeta bir patlama meydana getirmiş ve hiçbir şey, bu kadar öğrenilmek istenmemiş... Üşenmedim, sitenin ziyaretçi defterine tek tek baktım. Tam "Güleriz ağlanacak halimize" hesabı... Bazı ilginç yorumları buraya da aktardım;

"......'nın değerini öğrenebilirsem sevinirim. Ben, yaptım aslında; ama emin değilim"

Nasıl yani?

"Annemin adını bir türlü hesaplayamıyorum. Annemin adı, ....... Yardımcı olursanız sevinirim."

"Ebced hesabına göre ismimin nasıl yazıldığını bilmiyorum. Sin harfinin yanına ye koymalı mı yoksa sin nun mim'den ibaret mi. Sizden ricam; benim, kardeşlerimin ve çocuklarımın ebced değerini bildirmeniz. Sağlıklı, sevgi dolu ve mutlulukla kalın. Adresim bu ......, çok teşekkür ederim. İsimlere gelince, ......"

"......, ....., ...... isimlerinin değerlerini bulamadım" vs.

Bu da ayrı bir bilmece, buyrun;

"Ya şimdi bu yıldızname ne kadar doğru. Yani bu tarihlerde doğanlar, hep böyle olur mu yoksa Allah mı bilir. Neye göre yazılıyor bütün bunlar. Kim karar vermiş böyle olacağına. Kader ve kaza o zaman niye var. Bu üstteki resimler neyi anlatıyor. Resimdeki adamlar ne yapıyor orda. Yanı bu sizin yazdıklarınız, biraz ileriyi görmeyi iddia etmek değil mi?"

Bir başka yorum:

"İlk defa baktırıyorum,"

Neye ve senin göremediğin neyi görecektir?

"......'nın değerini öğrenebilirsem sevinirim. Ben, yaptım aslında, ama emin değilim..."

"Ebced hesabına göre ismimin nasıl yazıldığını bilmiyorum. Sin harfinin yanına ye koymalı mı yoksa sin nun mim den ibaret mi?"

Ve daha sayısız meraklı... Acaba hayata dair, yaşama ve insan olamaya dair asıl değerler için bu kadar kafa yoruyor muyuz? Hiç sanmıyorum!.. Ve dikkat çeken, tamamı ile doğru bir yorum değil! Bence uyarı niteliğindeki bir başka yorum Yıldızname (ve falın her türlüsü boşa vakit harcamaktan ve de sizin hem paranızı hem umutlarınızı sömürmek için adeta bunu sektör haline getirmiş sahtekarlara kapı açmanın yanı sıra, (y. n) sihirdir ve şirk koşmaktır Allah'a! Aklınızı başınıza alın lütfen, gaybı sadece Allah-u Teala hazretleri bilir. O, DİLEMEDİKÇE HİÇBİR ŞEY OLMAZ! Fal unsuru içeren ne varsa İslam'la alakası YOKTUR. Gayb'ın bilgisi, sadece Allah katındadır. Dînen kesinlikle günahtır, bunu unutmayalım.

Yazıyı hazırlamaktaki amacım, azıcık gülümsetmek, çokça düşündürmekti

Design Aykut Yarıcı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol