eskimisir31
Eski Mısır'da Sanat
Mısırlıların hayatında sanat önemli bir yer tutuyordu. Mısır toplumu yaşamayı bir sanat gibi kabul edip kendini keyfe, eğlenceye, güzelliğe vermişti. Ölüm ve ölümsüzlük Mısırlıların en çok uğraştıkları konular gibi görünürse de hayata, zevke, güzelliğe dört elle sarılmış oldukları kuşkusuz bir gerçektir. Yaşama sevinci Mısırlı için, ecele karşı zaferdi. Mezarlar ve türbeler, ölümden sonra hayatın devam edeceğine inanıldığından ötürü, tabiat güzelliklerinin, bayram ve şenliklerin, ziyafet ve oyunların resimleriyle süslenirdi.
Geleceği umursamamak Mısırlı şairin salık verdiği bir tutumdur:
Yarınından ürkerek yatağa girme sakın.
Düşünme ertesi gün nasıl geçecek diye.
İnsan bilemez yarın neler getirecektir:
Tanrı'nın elindedir yarının gerçekleri.
Mısır, eğlenceli yaşamın tadını çıkarmışa benzer. “Günümüzü gün etmeye bakalım… Eğlenelim, coşalım… Sessizlik ülkesine gideceğimiz güne kadar…”
Mısır resimlerinin de en etkilileri arasında yine şölen ve eğlence sahneleri vardır.
Mısır, gerek hayat, gerek sanat bakımından gelmiş geçmiş kültürlerin en verimli, en olumlu ve en başarılı olanlarından biridir.
Antik Mısır'daki başlıca sanat alanları:
- Mimari
- Zanaat & Heykelcilik
- Çömlekçilik
- Heykel
- Dikilitaş
- Mücevherat
- Resim
- Edebiyat
- Müzik
- Amarna Dönemi Sanatı
Mimari
Mimari Hanedanlık Öncesi Dönemde gelişti. (M.Ö. 4000)
Mısırlıların ölümsüz hayata olan inançları etkileyici bir mezar mimarisi oluşturmalarını sağladı. Firavunlar tahta çıktıklarında mezarlarının yapımına başlanıyordu ve hayatı boyunca devam ediyordu. Heybetli ve sağlam görünüşlü mimari taş duvarların dengesini sağlayabilmek ihtiyacından ötürü oluşmuştu. Firavun mezarları ile tanrılar için yapılan tapınaklar ve mezarlardaki lahitler Eski Mısır mimarisine egemendi. Duvarlar son derece kalındı ve dengenin sağlanabilmesi için eğimliydi. Geniş kirişler oluşturmak mümkün değildi, bu yüzden taş sütunlar birbirine yakın inşa edilirdi. Kirişler gerilme direnci küçük olan maddelerden yapılırdı ve yekpare olmak zorundaydı.
Eski Mısır'da kubbe yapımı bilinmiyordu bu yüzden tüm çatılar düzdü. Taş yapılarda geniş kapı ve pencereler yapılamıyordu. Tarihi olaylar duvarlara ve dikili taşlara hiyeroglif yazı ile yazılıyordu. Dinsel semboller her türlü mimari yapının vazgeçilmez öğeleriydi. Tapınaklar tek katlı olurdu.
Kullanılan malzemeler:
Taş: Büyük yapılarda granit, kireç taşı ve kumtaşı kullanılırdı.
Tahta: Mısır'da odun kaynağı bulunmamasından ötürü nadiren kullanılırdı.
Tuğla: Küçük yapılarda kullanılırdı fakat dayanıksız olduğu için çok azı bugüne kalabilmiştir.
İnşaatta kullanılan basit ve ilkel araçlara rağmen, yüzyıllar boyunca yıkılmayan, hatta yıpranmayan bu mimari harikaları Mısırlıların planlama, mühendislik ve iş teşkilatı gücünü ispat etmiştir.
Piramitler
Eski Mısırlılar firavunun öldükten sonra ölüler kralı Osiris olacağına inanırlardı. Yeni firavun da Horus (güneş-tanrının koruyucusu ve göklerin hakimi) olurdu. Bu döngü güneşin doğuşu ve batışıyla sembolize edilirdi. Yapılış amaçları krallar öldükten sonra mezar ve hazinelerinin korunmasıdır. İlk piramit Kral Zoser tarafından veziri İmhotep'e yaptırılmıştır. (M.Ö. 2630 civarı) En ünlüleri Giza Piramitleridir. Bunlardan Keops dünyanın yedi harikasından biri sayılmaktadır.
Piramitlerin bazı özellikleri:
Duvarları değerli taşlarla kaplıdır. Lahitler piramidin tam merkezindedir. İçerisinde bir çok kabartma, heykel ve hiyeroglif bulunur. İçlerinde öbür dünyaya yapılan güneş yolculuğu mitolojisinin yanı sıra güneşin geceleyin karşılaştığı düşman devleri yenip, geceden şafağa zaferle çıkışını anlatan papirüs üzerine yazılmış metinler ve taşlar üzerine kazınmış resimler vardır.
Zanaat & Heykelcilik
Çömlekçilik ve Çömlekçilikte tekniğin gelişimi:
- Hanedanlık öncesi dönem: Nubia'da çömlekçi çarkı olmadan, el yapımı tabak çanak üretiliyordu.
- Erken Hanedanlık Dönemi: Kil düz bir aletle eziliyordu ve ince kenarlı kaplar üretiliyordu.
- Eski Krallık: Elle kullanılan çömlekçi çarkı icat edildi. Killeri pişirmek için kullanılan fırınlar geliştirildi. Bu gelişmeler sonucunda çömlekler daha simetrik ve tek renk oldular.
Heykel
Heykel yapımında sanatçıların uymaları gereken bir dizi katı kural vardı. Sanatçılar bu kurallara uydukları oranda değer kazanırlardı. Böylelikle üç bin yıldan uzun bir süre Mısır sanatı çok az değişmiştir.
Ağır, sabit figürler, geniş kafalar ve yuvarlak dolgun yüzler hiçbir ifade ve duygu taşımıyordu. Gözler dümdüz ileri bakıyor ve kollar yanda yapışmış vaziyette duruyordu. Oturan heykeller ellerini dizlerinin üstüne koymalıydı. Erkek heykelleri kadın heykellerine göre daha koyu renkli maddeden yapılırdı. Simetri vurgulanırdı.
Çıplaklık sadece kölelerin ve çocukların heykellerinde kullanılırdı. Granit, bazalt ve kaymaktaşı gibi çeşitli taşlar kullanılırdı. Firavunlar ve tanrılar için yapılan lahitler, heykeller ve maskelerde altın da kullanılırdı. Heykelde başlıca konular firavun ve tanrı heykelleriydi.
Ayrıca kedi heykelcikleri Eski Mısır'da en çok rastlanan heykellerden biridir. Eski Mısır'da kedi öldürmek veya incitmek suç sayılırdı ve cezası ölümdü. Kedi eceliyle ölürse öteki dünyada birlikte olabilmek için hemen mumyalanırdı. Öykülere konu olan kediler tanrılık katına çıkarılırdı. Bunun nedeni kedilerin neşe, müzik ve kıvrak dansların temsilcisi olan Tanrıça Bastet ile özdeşleştirilmeleridir. İnanışa göre kedi miyavladıkça evin içi tanrıça Bastet'in hediyesi olan neşe ile dolarmış.
Kedi heykelcikleri genellikle çok kıymetli taşlardan yapılırdı. Öyle ki bronzdan kedi heykelciklerinin kulakları altın küpeler, gözleri ise kristal taşlarla süslenirdi
Dikilitaş
Dikilitaş, dört köşeli bir kaide üzerinde yer alan ve yukarı doğru uzayıp ve sivri bir burunla son bulan yekpare bir taştır. Dikilitaşlar Güneş Tanrısı Ra'nın sembolüdür. Tapınaklarda çift halinde bulunmuşlardır.
Dikilitaşlar iki parçadan oluşur ve boyları 1 – 30 metre arasında değişirdi:
- Gövde: Kaide ve üzerindeki uzun bloktan.
- Dikilitaşın tepesinde yer alan ve küçük bir piramit şeklindeki parça. Güneş ışınlarını sembolize eder ve altından yapılır.
Bugün yalnızca 26 tane Eski Mısır Dikilitaşı kalmıştır. Bunlardan sekizi Mısır'da, geri kalanı ise başta Roma olmak üzere Avrupa ülkelerine taşınmıştır.
Mücevherat
Eski Mısırlılar takı yapımında çok yenilikçiydiler. Takıları sadece süslenmek için değil, aynı zamanda manevi olarak korunmak için kullanıyorlardı. Muska, kabartma şekil ya da takı arasında ayrım yapmıyorlardı. Mısır tarihinde çoğu dönemde gümüş altından daha değerli görülmüştür, çünkü büyük bir manevi önemi vardı.
Eski Mısır'da mücevherat çeşitleri:
Kutsal böcek
Yeniden doğuşu ve doğan güneşin üretken gücünü simgeliyordu.
Ankh
En güçlü kültürel ve dinsel sembollerden biriydi. Yaşamın sembolüydü, firavun ve tanrıları ankh ile gösteren bir çok sanat eseri mevcuttur.
Kabartma resimler
Eski Mısır uygarlığının iyilik meleğiydi. Sadece firavunlar tarafından kullanılabilirlerdi.
Muskalar
Mısırlılar muskaların her türlü zararlı şeyden korunma gücü verdiğine inanırdı.
Küpeler
Yeni Krallık zamanında her sosyal tabakadan kadınlar ve erkekler arasında oldukça popülerdi.
Resim
Mısır temsili resim sanatı Mısır kültüründen kaynaklanır. Perspektif kullanan sanatların tersine, biçimsel yasalara dayanmaz, ama tanınma kolaylığı açısından bir “en küçük bölen” gözetir.
Gösterilen bizim için tanıdık olduğunda resmi anlamakta güçlük çekmeyiz, gene de yanılmak kolaydır. Gösterilen nesne ya da sahne bizim için tanıdık değilse, bunun ne olduğunu bulmak olanaksız hale gelebilir.
Antik Mısır resmini anlayabilmek için çizim tekniklerini bilmek gerekir. Resimler çizilirken yararlanılan tekniklerden en temel olanları şunlardır:
Figürler sağa dönük olarak çizilir, sağ ile sol arasındaki ilişki de simgesel olarak önemlidir. Bir figür sola dönük olacaksa, elinde tuttuğu simgelerle ilgili “doğru” eller yine de korunurdu. Yüz profilden çizildiği halde gözün tamamı çizilirdi. Bacaklar yüzün baktığı yöne bakardı. Köleler ve hayvanlar daha doğal ve daha küçük ölçekli çizilir, bu onların önemli olmadıklarını gösterirdi.
Antik Mısır resminde üç temel konu mevcuttu:
1. Dinsel olaylar
2. Askeri olaylar
3. Günlük olaylar
Resimler ya papirüs üzerine, ya da mezar ve tapınak duvarlarına yapılırdı.
Edebiyat
“İnsan ölüp gider, toprak olur eti kemiği,
Çökmek ve çürümek herkesin alınyazısı,
Ama okurlar var oldukça yazanlar yaşar sonsuz.”
Mezopotamya –özellikle Babil- edebiyatından sonra tarihin ikinci büyük edebiyatı Mısır'da doğup gelişmiştir. Türlerinin çeşitliliği, günümüze kadar gelen örnekleri, sanat kalitesi ve başka ülkelerin edebiyatına etkisi bakımından, aslında, Mısır Babil'den çok daha fazla önem taşımaktadır.
Mısır edebiyatının ilk örnekleri, din yazıtları, ilahiler, hükümdar övgüleri ve zafer kutlamalarıdır.
Mısırlılar, yazı ve şiirlerini genellikle duvara kazırlar, papirüs üstüne ya da defterlere geçirirlerdi.
Mısır edebiyatında pek çok tür bulunmakla beraber, bazı türler gelişmemiştir. Örneğin, yazılı dram ve komedi ile ilgili metinlere rastlanmamıştır. Tarih ve Coğrafya alanında bulunan metinler de son derece yetersizdir.
Dil ve güzel söz, Mısırlılar için günlük hayatta ve dinde büyük önem taşırdı. Mısırlılar, “Söz hünerlerin en zorudur.” kanısına varmışlardı. Katip ve memurlara önem vermeleri, hiyeroglifi güzelleştirmeleri ve edebiyatla ve özellikle şiirle uğraşmaları bu düşünceden ötürüdür.
Hiyeroglif resim yazısı da, Mısır kültürünün ilginç özelliklerinden biridir. Sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarıya yazılabilen bu yazı, büyük bir ihtimalle Mısırlıların kendi icadıdır. Sümerliler Mısırlılarda önce yazı kullanıyorlardı ama, Mezopotamya'daki çivi yazısıyla Mısır'ın Hiyeroglif yazısı arasında bir ilişki ve benzerlik yoktur.
Yazıtlar en eski ve en ilginç dinsel edebiyat metinleridir. Bunlar arasında ilahiler, dualar, yakarılar, zafer övgüleri, efsaneler vardır.
Atasözleri, ahlak kuralları ve öğütler bakımından Mısır kaynakları bir hayli dolgundur.
En eski ahlaki öğütler kitabı Ta-hotep tarafından yazılmıştır. Ta-hotep'in özdeyişleri arasında şunlar vardır:
Bilgiliyim diye kibirlenme. Okumuşlara danıştığın gibi, cahillerle de konuş
Halkı korkutma. Korkutursan Tanrı da seni cezalandırır.
Mısır edebiyatının ölümsüz eserlerinden biri Ölüler Kitabı'dır. M.Ö. 1600 yılında başlayan Yeni Krallık döneminde ve daha sonra mezarlara ve türbelere yerleştirilen çeşitli büyü metinlerinden meydana gelmiş bir derlemedir.
Mısır şiirlerinin en güzel örnekleri kuşkusuz sevgi şiirleridir. Çoğu kısa olan bu şiirlerde satırlar da genellikle kısa ve ritmiktir. Sevgi şiirleri, şölen ve eğlencelerde okunduğu gibi, mezar ve türbelere ölüleri keyiflendirmek amacıyla kazılır ve yazılırdı.
Eski Mısır'dan birkaç şiir:
Elinde keskiyle çalışan sanatçı
Tarlayı belleyen ırgattan fazla yorulur.
Akşam olunca yan gelip yatar mı? Ne gezer?
Kolları koparcasına çalışır
Ortalığı aydınlığa kavuşturmak için.
Ecel karşıma dikildi işte,
Burcu burcu öd ağacı kokusu gibi,
Sanki rüzgarlı bir gün, oturmuş yelkeni altında.
Ecel karşıma dikildi işte,
Lotüs çiçekleri kokuşlu
Esrik ırmağın kıyısında.
Ecel karşıma dikildi işte.
Sen geçir günlerini, bıkmadan, yorulmadan:
Ne malını mülkünü öbür dünyaya götürebilirsin,
Ne de geri gelirsin öteki tarafa gidince.
Müzik
Harp, flüt, simbal, davul, trampet ve çeşitli borular gibi müzik aletleriyle yapılan Eski mısır müziği gelişmiş bir sanat koluydu.
Eski Mısır'da müzik tapınaklarda sıkça duyulurdu. Bunun dışında havanın kararmasıyla birlikte yapacak işleri olmayan insanlar beraber oturup şarkı söylerlerdi.
Müziğin ekonomik önemi de vardı: İşçiler çalışırken yapılan müzik, onların daha istekli çalışmalarını ve böylelikle daha verimli olmalarını sağlıyordu.
Amarna Dönemi Sanatı
18. Hanedanlıkta IV. Amentohep Mısır'ın ilk gerçek düşünce ve sanat devrimini yarattı. Güneş-tanrı Aton'a tek tanrı olarak tapılmasını devlet dini yapmaya çalıştı. Diğer tüm tanrıları reddetti. Bu uğurda devletin başkentini değiştirdi, kendi adını da Akhenaton'a (Güneş-tanrının hizmetinde) çevirdi.
Akhenaton sanatçıları gerçekçiliğe yöneltti. İnsanları oldukları gibi, doğal halleriyle göstermelerini istedi. Geleneklere bağlı kalan Mısır Sanatı yüksek estetik değerlerine rağmen gerçeklerden kopmuştu; resim ve heykel insanlardan çok soyut konularla ilgileniyordu ve insanları idealize ediyordu.
Akhenaton döneminde, hem gerçekçilik, hem hiciv ve mizah gelişti. Firavun kendisini güzelleştirmeden gösteren resim ve heykeller yapılmasına da izin verdi. Kız kardeşi Nefertiti ile evlenmişti. Nefertiti'nin ince ve güzel yüzünün resim ve heykelleri, Mısır plastik sanatının şaheserleri arasındadır.
Sanatın dinden ayrılmasını Akhenaton başlatmıştır.
Akhenaton'un ölümünden sonra, eski dinin rahipleri yeni dini yasakladılar. Devrimci firavunun sanatta yapmak istediği yenilikleri ortadan kaldırma çabasına giriştiler. Ama, sanatçıların büyük çoğunluğu gerçekçi üsluptan, yeni ifade özgürlüklerinden, hiciv ve mizahtan vazgeçmedi