Sitemize Hoşgeldiniz . * Sitemiz Tamamen Bilgi Amaçlıdır.* Yorumunuzu Esirgemeyin.
reklam
sure18 Sitemize Hos Geldiniz.




Google Arama
Sitede Arama

sure18

Fecr Sûresi, Okunuşu ve Türkçe Anlamı

Mekke döneminde inmiştir. 30 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Fecr” kelimesinden almıştır. Fecr, tan yerinin ağarması vakti demektir

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
Bismillēhirrahmēnirrahîm.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

1. وَالْفَجْرِ
1. Vel Fecr.
1. Fecre andolsun,

2. وَلَيَالٍ عَشْرٍ
2. Veleyēlin aşr.
2. On geceye,

3. وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ
3. Veşşef'i vel vetr.
3. Çifte ve tek'e,

4. وَاللَّيْلِ إِذَا يَسْرِ
4. Velleyli izē yesr.
4. Akıp-gittiği zaman geceye,

5. هَلْ فِي ذَلِكَ قَسَمٌ لِّذِي حِجْرٍ
5. Hel fî zēlike gasemul-lizî hicr.
5. Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi?

6. أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
6. Elemtera keyfe feale rabbuke biâd.
6. Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi?

7. إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ
7. İrame zētil imēd.
7. 'Yüksek sütunlar' sahibi İrem'e?

8. الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ
8. Elletî lem yu[k]hleg misluhē fil bilēd.
8. Ki şehirler içinde onun bir benzeri yaratılmış değildi.

9. وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ
9. Ve Semûdellezîne cēbus-sa[k]hra bil vēd.
9. Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud'a?

10. وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ
10. Ve fir'avne zil evtēd.
10. Ve kazıklar (ehramlar) sahibi Firavun'a?

11. الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ
11. Ellezîne tağav fil bilēd.
11. Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı.

12. فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ
12. Feekserû fîhel fesēd.
12. Böylece oralarda fesadı yaygınlaştırmış-arttırmışlardı.'

13. فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
13. Sesabbe aleyhim rabbuke sevta azēb.
13. Bundan dolayı, Rabbin, onların üzerine bir azap kamçısı çarpıverdi.

14. إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
14. İnne rabbeke lebil mirsâd.
14. Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir.

15. فَأَمَّا الْإِنسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ
15. Feemmel insēnu izē mebtelēhu rabbuhû feekramehû veneğ'amehû feyegûlu rabbî ekramen.
15. Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: "Rabbim bana ikram etti" der.

16. وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ
16. Ve emmē izē mebtelēhu fegadera aleyhi rizgahû feyegûlu rabbî ehēnen.
16. Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: "Rabbim bana ihanet etti" der.

17. كَلَّا بَل لَّا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ
17. Kellē bel lē tukrimûnel yetîm.
17. Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz.

18. وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
18. Ve lē tehâddûne alē taâmil miskîn.
18. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

19. وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلاً لَّمّاً
19. Ve te'kulûnet-turâse eklel-lemmē.
19. Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz.

20. وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبّاً جَمّاً
20. Ve tuhibbûnel mēle hubben cemmē.
20. Malı 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz.

21. كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكّاً دَكّاً
21. Kellē izē zukketil ardu dekken dekkē.
21. Hayır; yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu,

22. وَجَاء رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفّاً صَفّاً
22. Ve cēe rabbuke vel meleku saffen saffē.
22. Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman;

23. وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى
23. Ve cîe yevme izim-bicehenneme yevme iziy-yetezekkerul insēnu ve ennē lehuz-zikrâ.
23. O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda?

24. يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي
24. Yegûlu yē leytenî  gaddemtu li hayētî.
24. Der ki: "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim."

25. فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ
25. Feyevme izil-lē yuazzibu azēbehû ehad.
25. Artık o gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azap gibi azaplandıramaz.

26. وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ
26. Ve lē yûsigu ve sēgahû ehad.
26. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.

27. يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
27. Yē eyyetuhen-nefsul mutmainneh.
27. Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,

28. ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
28. İrciî ilē rabbiki râd(z)iyatem-merdiyyeh.
28. Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön.

29. فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
29. Fed[k]hulî fî ibēdî.
29. Artık kullarımın arasına gir.

30. وَادْخُلِي جَنَّتِي
30. Ved[k]hulî cennetî.
30. Cennetime gir.

Design Aykut Yarıcı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol